PERDE İNMEDEN OYUN BİTMEZ...
Hayat su gibi akıp gidiyor bizlere ... Bir telaş bir mücadele... Çoğu zaman anlamsızca didişme içinde...
İlk on yıl ... Çoğumuz farkında bile değildik bir çok şeyin... En güzel yıllarıydı belki de hayatımızın ... Çocuktuk ... Koştuk , oynadık dert , tasa nedir bilmeden... En büyük derdimiz düştüğümüzde dizlerimizin kanamasıydı. Düşünüyorum da ağlamamız canımızın acımasından çok , annemiz kızacak diyeydi. Ama yine de ilk onun yanına koştuk ... En acımasız kavgamız, peşinde koştuğumuz topu yakalayabilmekti... En büyük öfkemiz , yan sıradaki çocuğun saç çekmesinde ya da oyun dışı kalmakta yaşanırdı ... En büyük mutluluğumuz elimizdeki pamuk şekerdi...
Ve biraz büyüdük ... Her şey değişti sanki gözümüzde. Her şeyi ben bilirim , en doğrusunu ben yaparım edasıyla dolaştık ... Tüm düzen yanlıştı bizim için ve herkes bize karşıydı ...Sanırım bu en sıkıntılı dönemdi bizlere. .. Bir çok şey değişime uğramıştı ... Duygular karmakarışıktı, çözümsüz sorunlar sarmıştı çevremizi , anlamsızca kavga halindeydik kendimizle ve bize karşı gelen herşeyle... Buna rağmen en güzel duyguları tattık belki de ... Kaçamak bakışlar atarken aklımızdakine , kalbimiz yerinden çıktı... Hiç unutulmayan tatda , ilk kez en saf aşkı yaşadık ...
Üçüncü on yıllık dönemde biraz daha durgunlaştık... Hayat mücadelesi başlamıştı bile ve kendimizle kavgaya zaman yoktu artık ... Gelecek korkusu vardı daha çok... Hayaller kariyer üzerineydi... En güzelini yakalamaya çalıştık... Başarının sırrını çözdük kendimizce... Başaramadığımızda dibe vurduk. Hayatın gerçekleri bir tokat gibi çarptı yüzümüze... Acılar yaşadık belkide , kaybetmeyi öğrendik, ve yeniden başlayabilmeyi... Her başlangıç yeni bir umut oldu bize... Ve birken iki olduk çoğumuz. Elele verdik sevdiğimizle... Anneliği tattık , baba olmanın gururunu yaşadık... Çocuklarımız için akmaya başladı hayat, kırklı yaşlara geldiğimizi bile anlayamadık. Ve birden vaktimizin azaldığını hissedip, bir korku sarıverdi içimizi... Yapacak daha o kadar çok şey varken, zamanı durdurmayı istedik belki , hatta geri dönebilmeyi... Ne yazık ki elimizde kalanların birer anı olduğunu anladık... Saçımızdaki her bir beyaz tel, yüzümüzdeki her bir çizgi bizi rahatsız etse de , hepsinin yaşamdan kalan birer hatırası vardı bizde...
Ve hayat yeniden başlamıştır bizlere... Biraz deliyizdir artık ya da azıcık çatlak... Boşverlerimiz çoğalmıştır , keşkeler yoktur hayatımızda... Farkına varmışızdır ki yanlışlar doğruları görtürse de yapılması gerekmektedir aslında... Ve hayatın tadını çıkarmaya başlarız... Kimseyi umursamayız bazen delice kararlar alırken... Çünkü bu bizim yaşamımızdır ve birdaha geri dönemeyeceğimizi öğrenmek , zamanımızı almıştır...
Haydi gençler ! Yaşamaya başlamak için daha fazla beklemeye gerek yok... Bırakın hayatla didişmeyi... Alın bir pamuk şeker elinize... Kırk, elli , altmış ne farkeder, gün senin için doğuyor... Yaşam senin , istek senin , keyif senin, kim karışabilir ki... Unutma bir şansın daha yok... Şimdi delilik zamanı... Perde inmeden, oyun bitmez... Hadi durma , başla artık yaşamaya ...
Beyazın o tarifsiz güzelliğine aşık , kar delisi forum üyelerimize sevgiyle...
" hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım."
( Dostoyevski )
Hayat su gibi akıp gidiyor bizlere ... Bir telaş bir mücadele... Çoğu zaman anlamsızca didişme içinde...
İlk on yıl ... Çoğumuz farkında bile değildik bir çok şeyin... En güzel yıllarıydı belki de hayatımızın ... Çocuktuk ... Koştuk , oynadık dert , tasa nedir bilmeden... En büyük derdimiz düştüğümüzde dizlerimizin kanamasıydı. Düşünüyorum da ağlamamız canımızın acımasından çok , annemiz kızacak diyeydi. Ama yine de ilk onun yanına koştuk ... En acımasız kavgamız, peşinde koştuğumuz topu yakalayabilmekti... En büyük öfkemiz , yan sıradaki çocuğun saç çekmesinde ya da oyun dışı kalmakta yaşanırdı ... En büyük mutluluğumuz elimizdeki pamuk şekerdi...
Ve biraz büyüdük ... Her şey değişti sanki gözümüzde. Her şeyi ben bilirim , en doğrusunu ben yaparım edasıyla dolaştık ... Tüm düzen yanlıştı bizim için ve herkes bize karşıydı ...Sanırım bu en sıkıntılı dönemdi bizlere. .. Bir çok şey değişime uğramıştı ... Duygular karmakarışıktı, çözümsüz sorunlar sarmıştı çevremizi , anlamsızca kavga halindeydik kendimizle ve bize karşı gelen herşeyle... Buna rağmen en güzel duyguları tattık belki de ... Kaçamak bakışlar atarken aklımızdakine , kalbimiz yerinden çıktı... Hiç unutulmayan tatda , ilk kez en saf aşkı yaşadık ...
Üçüncü on yıllık dönemde biraz daha durgunlaştık... Hayat mücadelesi başlamıştı bile ve kendimizle kavgaya zaman yoktu artık ... Gelecek korkusu vardı daha çok... Hayaller kariyer üzerineydi... En güzelini yakalamaya çalıştık... Başarının sırrını çözdük kendimizce... Başaramadığımızda dibe vurduk. Hayatın gerçekleri bir tokat gibi çarptı yüzümüze... Acılar yaşadık belkide , kaybetmeyi öğrendik, ve yeniden başlayabilmeyi... Her başlangıç yeni bir umut oldu bize... Ve birken iki olduk çoğumuz. Elele verdik sevdiğimizle... Anneliği tattık , baba olmanın gururunu yaşadık... Çocuklarımız için akmaya başladı hayat, kırklı yaşlara geldiğimizi bile anlayamadık. Ve birden vaktimizin azaldığını hissedip, bir korku sarıverdi içimizi... Yapacak daha o kadar çok şey varken, zamanı durdurmayı istedik belki , hatta geri dönebilmeyi... Ne yazık ki elimizde kalanların birer anı olduğunu anladık... Saçımızdaki her bir beyaz tel, yüzümüzdeki her bir çizgi bizi rahatsız etse de , hepsinin yaşamdan kalan birer hatırası vardı bizde...
Ve hayat yeniden başlamıştır bizlere... Biraz deliyizdir artık ya da azıcık çatlak... Boşverlerimiz çoğalmıştır , keşkeler yoktur hayatımızda... Farkına varmışızdır ki yanlışlar doğruları görtürse de yapılması gerekmektedir aslında... Ve hayatın tadını çıkarmaya başlarız... Kimseyi umursamayız bazen delice kararlar alırken... Çünkü bu bizim yaşamımızdır ve birdaha geri dönemeyeceğimizi öğrenmek , zamanımızı almıştır...
Haydi gençler ! Yaşamaya başlamak için daha fazla beklemeye gerek yok... Bırakın hayatla didişmeyi... Alın bir pamuk şeker elinize... Kırk, elli , altmış ne farkeder, gün senin için doğuyor... Yaşam senin , istek senin , keyif senin, kim karışabilir ki... Unutma bir şansın daha yok... Şimdi delilik zamanı... Perde inmeden, oyun bitmez... Hadi durma , başla artık yaşamaya ...
Beyazın o tarifsiz güzelliğine aşık , kar delisi forum üyelerimize sevgiyle...
" hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım."
( Dostoyevski )
İstikbal Göklerdedir